50 üniversiteden 400'ü aşkın akademisyenin imzasıyla kurulan Türkiye'de Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu üyeleri, Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın tutuklanmasını kınayarak, üniversite dünyasının harekete geçme zamanı olduğu mesajını verdiler.
Türkiye'de 50 üniversiteden 400'ü aşkın akademisyen, akademik özgürlükler önündeki engellere, öğretim üyelerinin ve öğrencilerin tutuklanmasına karşı Türkiye'de Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu'nu (GİTTürkiye) kurdu. Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın tutuklanmasının ardından kurulan Grup, Cezayir Restaurant'ta basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Galatasaray Üniversitesi'nden Füsun Üstel, Boğaziçi Üniversitesi'nden Zeynep Ganbeti, Galatasaray Üniversitesi'nden Ahmet İnsel ve Marmara Üniversitesi'nden Ayşe Durakbaşa ile çok sayıda akademisyen ve öğretim üyesi katıldı.
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü'nde Doç. Dr. Zeynep Ganbeti, Türkiye'de Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu adına yaptığı ortak açıklamada, akademisyenlerin baskılara karşı birleştiğini belirterek, Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın KCK adı altında tutuklanmasının bardağı taşıran son damla olduğunu ifade etti. Ersanlı'nın tutuklanmasının harekete geçmelerinde öncelikle rol oynadığını kaydeden Ganbeti, ancak Ersanlı'nın karşı karşıya kaldığı adaletsizliğin en bilindik örneği olduğunu belirtti. Akademisyenler, araştırmacılar ve öğrencilerin son yıllarda yaygınlaşan ve çok farklı biçimlerde ortaya çıkan baskı ve yıldırmalara maruz kaldıklarını söyleyen Ganbeti, şunları söyledi: "Bu baskı ve yıldırmalar, özellikle tabulaştırılmış konularda çalışan ve ders veren akademisyenlerin düşünsel ve toplumsal varoluş imkanlarını ciddi anlamda kısıtlamaktadır. Muhalif ve eleştirel bakış açısına sahip akademisyenler, araştırma alanlarına yönelik müdahaleler, idari soruşturmalar, keyfi işten çıkarmalar ve kadro sınırlamaları yoluyla sindirilmeye çalışılmaktadır. Hiç şüphesiz ki bu müdahalelerin yarattığı sonuçlar üniversitelerin ötesine geçmekte ve tüm toplumu etkilemektedir."
Üniversitelerin akademik alanlarına ve okuldan atılan, tutuklanan öğrencilere sahip çıkacaklarını ifade eden Ganbeti, "GİTTürkiye, üniversitelerdeki her türlü baskı ve engellemenin takipçisi olacak, Türkiye'de düşünce insanlarının karşı karşıya kaldıkları tahakküm ve engellemelere karşı mücadele edecektir. Özgür bilgi üretimi ve paylaşımının zeminin birlikte kurmaya ve korumaya kararlıyız" diye konuştu. Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi öğretim üyesi Dr. Füsun Üstel, akademik özgürlük tanımında belirsizlik yaşandığını kaydederek, 1988'de yılındaki Lima Bildirgesi'nde bunu açıkça yazıldığını kaydetti. Akademik özgürlüğün bilgi üretimini her aşamasında öğretim elemanları ve öğrencilerin tam anlamıyla özgürlüğü olarak tanımlandığını ifade eden Üstel, "Bilgi üretimi ve paylaşımının her aşamasında özgür bilgi üretiminin yaratılmasını istiyoruz" dedi.
Marmara Üniversitesi'nden Ayşe Durakbaşa, grubun ve çalışmanın kendisini refleks olarak dayattığını belirtti. Bu refleksin üniversitelerin yeniden yapılandırılmasına da karşı olduğunu kaydeden Durakbaşa, toplumsal sindirmenin üniversiteleri de kuşatmasını tehlikeli olarak yorumladı.
MGK ZİHNİYETİ ÜNİVERSİTELERDE
Galatasaray Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ahmet İnsel ise, üniversitelere yönelik 1980 ve 1990'lı yıllarda ağır baskıların olduğunu belirterek, bugünkü durumun o günlerde ağır olmadığını söyledi. Sorulması gereken sorunun, "Neden hala bu baskıları yaşıyoruz" şeklinde olması gerektiğini belirten İnsel, "Üniversiteler bu anlamda tüm otoriter zihniyet ve reflekslerine salgılandığı yerler oldu" dedi. YÖK'ün "üniversitelerin MGK'sı" olduğunu kaydeden İnsel, bu yapının hiç değişmediğini ifade ederek, "MGK zihniyeti aynı şekilde üniversitelere gelmiştir" diye belirtti. Öğrencilerin ve öğretim elemanlarının TMY gerekçe gösterilerek tutuklandığını hatırlatan İnsel, üniversite dünyasının harekete geçmesinin olmazsa olmaz olduğu vurgusunda bulundu.
(kaynak: anf)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder