25 Eylül 2012 Salı

hayvan hakları aktivistleri bakanları protesto edecek



Satır içi resim 1

Hükûmet, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununu değiştirmeye hazırlanırken hayvanseverler ve hayvan hakları savunucuları da hayvanlara ölüm getireceği gerekçesi ile yasa tasarısına karşı gelmek için 30 Eylül Pazar günü saat 14:00’da Türkiye’nin dört bir yanında ölüm yasasına hayır demek için eylem yapmaya hazırlanıyor.

Eylem aynı anda Antalya, Bodrum, Bursa, Çanakkale, Eskişehir, Giresun, İzmir, Tekirdağ, Trabzon ve İstanbul’da eş zamanlı yapılacak.

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun değiştirilmesi için yazılan tasarının TBMM Başkanlığı’na sunulmasının ardından Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi : “Bu yasa tasarısı ne hayvan korumayı amaçlıyor ne de hayvan haklarını gözetiyor aksine hayvanları izole ederek katletmeyi meşrulaştırıyor” açıklamasında bulundu.

Tüm hayvan hakları aktivistlerini harekete geçmeye çağıran Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’i rahat bırakmayacaklarını duyurdu.

İnisiyatif, hayvanlara daha iyi bir yaşam sağlayacağı iddiası ile tanıtımı yapılan bu yasa tasarısının kabul edilmesi ile birlikte sokakta yaşayan hayvanların bir bir toplanıp yasa tasarısında tanımlanan “doğal yaşam parkları”na hapsedileceğini, bazı köpek ırklarının devlet barınaklarına teslimini, sokakta hayvanların yaşamasını olanaksız hale getirerek evlerde kaç hayvan bulundurulabileceğini bakanlığın inisiyatifine bırakıyor.” dedi.

Açıklamalarına devam eden İnisiyatif:  “Bu yasa tasarısı, meclis tarafından kabul edilirse bırakın hayvanları korumayı, ortada korunacak, haklarından bahsedilebilecek hayvan kalmayacak. Bu yüzden bu yasa tasarısının baş mimarları olan Bakan Eroğlu’nu ve Eker’i protesto edeceğiz.” dedi.

Önümüzdeki günlerde bu konuda ne şekilde eylemler yapılacağı merak konusu olan Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi, en son 4 Ekim Hayvan Hakları gününde Kadir Topbaş’a plaket takdim edilirken borazanlı protestoda bulunmuştu. Protokolde arbede yaşanmasına neden olan hayvan özgürlüğü savunucularının bu sefer nasıl bir çıkışta bulunacağı da tahmin edilemiyor.

24 Eylül 2012 Pazartesi

hopa davası için çağrı


Hopa davasına tanıklık etmeye çağırıyoruz
31 Mayıs 2011’de Hopa’da Metin Lokumcu’nun katledilmesinin ardından Ankara’da AKP il binası önünde yapılmak istenen basın açıklaması polis tarafından engellenmiş, yüzlerce kişi polis şiddetiyle dağıtılmış, işkence görmüş, gözaltına alınmıştı. Başbakan’ın talimatıyla toplumsal muhalefete yönelik saldırı, operasyonlar, tutuklamalar, peş peşe açılan davalarla devam etti. Bu davalardan biri Ankara Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam ediyor. 
Hopa olayları nedeniyle 37 kişinin yargılandığı, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2011/137 Esas no ile görülmekte olan davanın 4. duruşması 25 Eylül 2012 günü saat 15.30’da gerçekleştirilecek. 
9 Aralık 2011 tarihinde gerçekleştirilen davanın ilk duruşmasında 22’si tutuklu 28 kişi Hopa davasında yaşam hakkına, doğasına, suyuna, üniversitesine, haklarına sahip çıkanların yargılandığını belirttiler, hak mücadelelerinin yargılanamayacağını ifade ederek AKP terörüne meydan okudular. İlk duruşma sonunda Hopa davasının özünü gözler önüne seren “sanıklar” ve toplumsal muhalefetin ortak çabası, duyarlılığıyla tutuklular serbest bırakıldı. 
13 Mart 2012 tarihinde gerçekleştirilen ikinci duruşmada, Ankara toplumsal muhalefetinin demokratik haklarını kullanmalarını gazla, jopla, taciz ve işkenceyle engelleyen polisler “müşteki” sıfatıyla dinlenecekti, ancak çağrılı polisler duruşmaya katılmadı. Duruşmada işkenceci polislere meydan okundu: “Gelin birebir yaptığınız, yönettiğiniz işkence nedeniyle biz sizi sorgulayacağız, yargılayacağız” dendi. 
19 Haziran 2012 tarihinde gerçekleştirilen üçüncü duruşmada bu kez dosyaya eklenen 9 kişi “sanık” sıfatıyla ifade verdi. Hopa davası kapsamında Ankara’da Özel Yetkili Mahkemede yargılananların sayısı 28’den 37’e çıkmıştı. Sanıkların ifadelerinin ardından iki müşteki polisin sorgusu Özel Görevli Mahkemelerin gerçek yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi. Polisler birbirlerinin ifadesini düzeltti, sanık avukatlarının polislere doğrudan soru sorma hakkı engellendi; savcı ve hakimlerin müdahaleleriyle polislerin ifadelerini düzeltmesi sağlandı. 
Hopa davasının dördüncü duruşması bundan öncekiler gibi hak mücadelelerinin değil “özel görevli” “terör” mahkemelerinin, işkencenin, işkencecilerin sorgulandığı bir duruşma olacak. 
Hopa’da olduğu gibi yaşam hakkına, doğasına, çayına, suyuna sahip çıkanlar mahkemelerde yargılanmaya devam ediyor. Hopa’da yaşananların ardından Hopa, Erzurum ve Ankara’da haklarına sahip çıkanlara karşı onlarca dava açıldı, ancak Metin Lokumcu’nun katilleri, işkenceci polisler hala yargılanmıyor. Hak mücadelelerini kriminalize etmeye yönelik saldırıların ancak üniversitelilere, kadınlara, sendikacılara, Kürt halkına, hak mücadelesi verenlere karşı açılan her davayı AKP faşizminin yargılandığı davalara dönüştürerek durdurabileceğimize inanıyoruz. 
Bu nedenle, haklarına sahip çıkanlara yönelik AKP saldırısını durdurmak ve Hopa davasında yaşanan hukuk dışı uygulamalara tanıklık etmek için sizleri de 25 Eylül’deki duruşmaya davet ediyoruz. 
Halkevleri Merkez Yönetim Kurulu
Tarih: 25 Eylül 2012 Salı Saat 15.30 /Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi
Basın açıklaması: 14.30 Ankara Adliyesi Önü

13 Eylül 2012 Perşembe

gökçeada'da hayvan katliamı


Gökçeada'da insanların ilgilendikleri ve tedavisini üstlendikleri köpekler, son günlerde bir anda ortadan kaybolmaya başladı. Ada'da nereye baksanız kayıp köpek ilanıyla karşılaşıyorsunuz.


Katledilen hayvanların tam sayısı bilinmiyor

Daha önce de, kedilerin çuvalla denize atıldığı, köpeklerin köylüler tarafından tüfekle öldürüldüğü söylenen Ada’da, bu hafta içerisinde, pansiyonlar köyü olan Yeni Bademli Köyü'nde atılan arı zehirli etten dolayı onlarca kedi ve köpek zehirlendi. Hayvanların bir çoğu ölü olarak bulundu, köpeklerden ikisi ise son anda veterinere götürülerek kurtarıldı.

Yeryüzüne Özgürlük Derneği yaptığı açıklamada “Hayvanları besleyen insanların evlerinin bahçelerine dahi bırakılan zehirlerin, kim tarafından bırakıldığı açıkça söylenmiyor. Belediye, bu katliamı sahiplenmek veya yapanları ortaya çıkarmak yerine, hayvan düşmanı birilerinin varlığını meşrulaştırma yolunu seçiyor.  Bu katliamı yapanların açığa çıkmaması, çıkarılması için hiçbir adım atılmaması, devletin bu hayvan katliamını onayladığını ve desteklediğini gösteriyor. Anlaşılan o ki, Ada'da yaşayan hayvanların canı, turizmden elde edilecek para için satılıyor.” dedi.

Belediye her zamanki gibi, "biz sokağa saldık" diyor

Ada'da yaşayan Çirusk Ararat, bir ay önce tedavi ettirdikleri iki uyuz köpeğin ortadan kaybolduğunu farkettiklerinde, durumu belediyeye sorduklarını söylüyor. Ararat, "Belediye, tedavileri yapıldıktan sonra köpeklerin sokağa salındığını söyledi. Tüm aramalarımıza rağmen köpekleri halen bulamıyoruz ve katledildiklerini düşünüyoruz. Çünkü Ada adlı köpek daha önceden kilometrelerce uzak bir köye bırakılmasına rağmen, günler sonra kendi yaşam alanına döndü. Fakat, bizim baktığımız köpekler bir aydır ortalıkta yok. Ada'da birlikte yaşadığımız dostlarımıza yönelik bu katliamın büyümesinden korkuyoruz. " dedi.

Yeryüzüne Özgürlük Derneği