31 Mayıs 2013 Cuma

taksim dayanışması basın açıklaması

Tüm gün ve gece boyunca Taksim Gezi Parkı’nda her yaş ve gruptan 50 bin kişinin barış içinde şarkılar söyleyerek, film izleyerek, kitap okuyarak katıldığı protestoya polis sert bir şekilde müdahale etti. Parkta bulunanlara park içinden ve caddeden tazyikli su ve gaz bombaları ile iki yönlü ani bir müdahalede bulunuldu ve orada bulunan insanlar acımasızca dağıtıldı. İnsanlıkdışı bu müdahale sonucunda parkta bulunan bir çok arkadaşımız yaralandı ve hastaneye kaldırıldı.  

Bu sırada parkta bulunan Milletvekilleri, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Valiliğe ulaşmaya çalıştılar fakat bir muhattap bulunamadı. Polise doğru görüşmek üzere müdahale öncesi yönelen arkadaşlarımız ve vekillerin arasından çıkan maskeli 4 kişi polislere şişe ve taş atarak polis müdahalesi ile koşarak polislere doğru yöneldi ve aralarında kayboldu. Provakatör olduğunu düşündüğümüz bu kişiler, Taksim Dayanışması bileşenlerinden herhangi birine üye değildir. Polis kayıtları bu kişilerin tespitini yaparak provakasyonu gerçekleştirenleri açıklamalıdır. Taksim Gezi Parkı protestosu, kurgulandığı çok net olan bir provakasyonla sona erdirilmiştir. Gün içinde Taksim Dayanışması tarafından yeni bir açıklama daha yapılacaktır.



Taksim Gezi Parkında polis tarafından, barış içinde şarkı söyleyen insanlara yapılan acımasız ve insanlık dışı müdahaleyi kınıyoruz.



Taksim Dayanışması

29 Mayıs 2013 Çarşamba

tmmob istanbul şubesi'nin 3. köprü'ye ilişkin açıklaması


3. KÖPRÜ: BİR CİNAYETİN ANATOMİSİ



29 Mayıs 2013… İstanbul`un sermaye tarafından fethedilebilmesi için her türlü yolun mubah ilan edildiği tarih. Billboardlar, reklam panoları bugün İstanbul`un son kalan orman alanlarını, belki de son kez arka planına alarak 3. Köprü`nün müjdesini veriyorlar. Son kez… resimlerde kalan.

İnsana, doğaya, kente, yaşama dönük saldırganlığın sınır tanımaz boyutlara ulaştığı bir dönemi yaşıyoruz. 3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul, Yeni Şehir gibi hiçbir üst ölçekli plan kararına uygun olmayan, yaşayanların gereksinimleri ile uzaktan yakından alakası bulunmayan ve bundan sonra İstanbul`da yaşayacaklar için temiz hava ve suya erişebilmeyi imkansızlaştıracak projelerin en önemlisinin temeli atılıyor bugün.

Evet, vakti zamanı ile 1. ve 2. köprüye de karşı çıkmıştık. 3.süne de karşı çıkıyoruz. Bu köprünün kentin kuzeyinde yeni imar hareketleri yaratacağını biliyoruz. Tüm bilimsel araştırma ve çalışmalarımızın yanı sıra gazete ve dergilerdeki emlak ilanlarından bile bunu takip edebiliyoruz. 2. Köprü yüzünden kaçak ve plansız gelişen, daha bugünden kentsel dönüşüme malzeme olan, orman ve tarım alanlarını, su havzalarını tahrip eden kentleşme süreçlerini bir kez daha yaşayacağımız günlerin perdesini aralıyoruz.

Oysa Başbakan Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı iken, 27 Nisan 1995 tarihinde verdiği demecinde: "Üçüncü köprü bir cinayettir. Böyle bir teşebbüs İstanbul`un çağdaş kentleşmesi ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur" diyordu. Yaklaşık 20 yıl sonra, sözünün arkasında bir iktidar ile İstanbul`a karşı işlenen cinayetin tanıkları konumundayız.

Oysa yıllardır ortaya koymaya çalıştığımız gibi, yapılan köprüler ulaşım sorununu azaltmadığı gibi aksine kendi trafiklerini yaratarak araç sayısını, trafiği, hava kirliliğini daha da çok arttırdı. Karayolu ağırlıklı ve özel araç sahipliğine dayalı taşımacılılık mevcut sorunları çözmek yerine daha da içinden çıkılmaz bir hale soktu. İstanbul`un dokunulmaması gereken doğal yaşam alanları inşaat sektörünün himayesine terk edildi.

Birçok kez söyledik, tekrara düşüyoruz: Kurulacak yeri bile yıllarca bir türlü kesinleştirilemeyen 3. köprü projesi bilimsel verilere ve kentin gerçek gereksinimlerine açıkça aykırıdır. Karayolları Müdürlüğü‘nün etüt raporunda "uygulanabilir görülmeyen" bu proje ile kentin kuzeyine 7,3 milyon ek nüfus çekilecektir. Boğazlardaki transit taşımacılık, toplam boğaz geçişinin sadece ortalama % 3`ünü oluşturur ve bu türlü taşımacılığa dair deniz ve demir yolları olanakları çok daha rasyonel iken Türkiye`nin en önemli yatırımlarından birini bu gerekçeyle meşrulaştırmak inandırıcılıktan son derece uzaktır.

İstanbul kentinin ulaşım sorunlarını yeni köprüler çözmeyecektir. Yapılması gereken, sermayenin değil İstanbul halkının ortak çıkarlarını ve kamu yararını gözeten, doğal ve tarihsel çevrenin korunduğu, halkın demokratik katılımını esas alan bir planlamayı acilen hayata geçirmektir.

Bizler; İstanbul`u savunmaya, daha yaşanabilir kılmaya ve en önemlisi çocuklarımıza, torunlarımıza güzel bir şehir bırakmaya gönül vermiş insanlar; uzun süredir 3. Köprü`nün yapımını durdurmaya çalışırken, bir yandan da bu yağmanın ormanlarla sınırlı olmadığını vurgulayan, kentteki tüm ranta konu olmuş alanları doğadan, bilimden, insandan yana savunmaya çalışanlar; çözümü ucuz, nitelikli, erişilebilir toplu taşımada, demokratik ve kamu yararı odaklı bir planlamada arayanlar;  29 Mayıs 2013 tarihinde, tüm bu rant hırsıyla temeli atılan projelere karşı inadına yaşamı ve bilimi savunacağımızı tekrar dile getiriyoruz.





3. KÖPRÜ YERİNE YAŞAM PLATFORMU
Sekretaryası
TMMOB Şehir Plancıları Odası, İstanbul Şubesi

23 Mayıs 2013 Perşembe

üniversite dayanışma platformu'ndan, üniversitelere polis yerleştirilmesi kararına tepki


Sayın Basın Mensupları,
İçişleri Bakanı Muammer Güler, Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla Üniversitelerden özel güvenliğin çekilerek yerine polis gücünün gelmesi  için bir yasal düzenleme hazırlığında olduğunu bildirdi. Emniyet’e bağlı olarak çalışacak bu koruma memurlarının ilk etapta sayıların 10.000 olacağı ve lise mezunlarından seçilecek adayların 6 aylık bir kısa eğitimden sonra özel güvenliğin yerini alacağını bildirdi.

Silah ve biber gazı kullanma yetkisinin de verileceği bu koruma memurları tıpkı polis gibi üniversitenin her yerinde polis kıyafetleriyle görev yapabilecekler.

Üniversite özerkliğin tartışıldığı ve özgür bilim yuvası olma özelliğini giderek yitiren üniversitelere polis gücünün gelmesiyle beraber akademik çevrenin baskı altına alınması, fişleme işlemlerinin sistematik hale gelmesi ve baskı ve korku iklimin yaratılması daha da kolaylaşacaktır.

Biz ÜNİVERSİTE DAYANIŞMA PLATFORMU olarak dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde olmayan bu antidemokratik düzenlemeye HAYIR demek için 23 Mayıs Perşembe günü saat 12:30’da İSTANBUL TABİP ODASI’nda bir BASIN AÇIKLAMASI yapacağız.
Basın açıklamamıza yazılı ve görsel basını davet ediyoruz.

Saygılarımızla
Üniversite Dayanışma Platformu Eşgüdüm Kurulu

23 MAYIS 2013, 12.30
İSTANBUL TABİP ODASI 4. KAT SEVİNÇ ÖZGÜNER SALONU,
CAĞALOĞLU-İSTANBUL