İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden duruşmada, Cumhuriyet savcısı Hikmet Usta'dan, Dink ailesinin avukatlarından Fethiye Çetin'in öğle arası verilmeden mahkemeye sunduğu, ''TİB kayıtlarında yaptıkları inceleme sonucu, cinayetin meydana geldiği olay yerinde davanın tutuksuz sanıkları Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu ile doğrudan irtibatlı olan telefon numaralarıyla çok sayıda görüşme yapıldığını tespit ettikleri'' iddiası ve ''kayıtların muhafaza altına alınması için tedbir konulması'' taleplerinin yer aldığı dilekçeye karşı görüşü soruldu.
Savcı Usta, müdahil avukatlarının incelemede bulunduklarını belirttikleri TİB kayıtlarına ilişkin Emniyet beyanlarının henüz bulunmadığını belirterek, öğlen arasında emniyet birimlerinin kendilerine, ''avukatların iddia ettiği gibi davanın tutuksuz sanıkları Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu'nun irtibatlarının, olay günü yapılan görüşmelerden kaynaklanmadığı'' yönünde bildirimde bulunduğunu söyledi.
Usta, Emniyet'ten bu konuya ilişkin detaylı bir rapor bekleyeceklerini de ifade etti.
-''TİB kayıtlarının incelenmesinde Emniyet'in hatası yok''-
TİB kayıtları incelemesinde Emniyet'in bir hata ve kastının olduğunu düşünmediğini aktaran savcı Usta, HTS kayıtlarına göre kimseyi cinayetle suçlamanın mümkün olmadığını ve olay yerindeki her konuşmanın da suçla irtibatlandırılamayacağını ifade etti.
Dink ailesi avukatlarının, duruşmadaki beyanlarında sıkça kendilerine atıfta bulunduklarını hatırlatan Usta, Dink cinayeti olayının, öncesi ve sonrasındaki cinayetlerden soyutlanarak düşünülemeyeceğini, Dink cinayetini, Trabzon'da rahip Santoro'nun öldürülmesi ve Malatya'da Zirve Yayınevi katliamıyla birlikte değerlendirmek gerektiğini, birlikte değerlendirilmemeleri durumunda yanlış sonuçlara gidileceğini ifade etti.
Savcı Hikmet Usta, Dink cinayetinin, 3-5 gencin, galeyana gelerek gerçekleştirdiği bir eylem olarak düşünülmemesi gerektiğini belirterek, bu cinayetin, diğer olaylarla birlikte değerlendirilmemesi durumunda, sistematik bir düşmanlıktan kaynaklanan cinayet gibi görüleceğini ve bunun da doğru olmadığını söyledi. Usta, müdahil avukatlarının devlet içinde yapılanan ve yasa dışı faaliyetlerinden dolayı yargılaması yapılan ''Egenekon'' örgütlenmesini kabul ederken, devleti katil olarak gösteren düşünce sergilemelerinin garabet olduğunu dile getirdi.
-''Dink, Ermeni olduğu için değil, hedef seçildiği için öldürüldü''-
Hrant Dink'in, ölmeden önce yazılarında barışı ve birlikte yaşamayı dile getirdiğini, 'soykırım' kelimesinin kullanılmasına bile karşı çıktığını belirten Usta, Dink'in Ermeni olduğu için değil, kaos ortamı yaratmak isteyenler tarafından, diğer olaylardaki gibi hedef seçildiği için öldürüldüğünü aktardı.
Usta, ''Terör, etnik köken ve din ayrımı yapmaz. Amacına ulaşmak için her yolu mubah sayar. Müdahil avukatlar, sadece Dink cinayeti perspektifinden değerlendirme yapmaları nedeniyle resmin bütününü göremiyorlar. Duruşmada, cinayetle ilgisi olmayan konular da gündeme gelmiştir'' ifadelerini kullanarak, avukatların iddialarına rağmen, daha önce verdiği mütalaanın arkasında olduğunu ve tekrar ettiğini söyledi.
-Erhan Tuncel'in avukatı, ''Ergenekon'' örgütünü işaret etti-
Cumhuriyet savcısı Hikmet Usta'nın mütalaasına karşı savunması sorulan tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in avukatı Erdoğan Soruklu, esas hakkında mütalaasını hazırladığını ve mahkemede okumak istediğini söyledi.
Mütalaasını okuması için izin verilen Soruklu, Adem Yavuz Aslan tarafından yazılan ''Bir Ermeni Var'' adlı kitaptan da alıntılar yaparak, savunma yaptı.
Avukat Soruklu, uzun süren yargılamaya rağmen hüküm tesis edilememesinin Dink cinayetinin aydınlatılamadığının göstergesi olduğunu ve faillerin yakalanmasının da olayın aydınlatıldığı anlamına gelmeyeceğini ifade ederek, yargılamanın cinayet olmadan önce bu cinayeti kolluk kuvvetlerine ihbar eden ve delil bulunmamasına rağmen tutuklu olarak yargılanan müvekkili Erhan Tuncel'e odaklanılarak yapıldığını iddia etti.
Anayasa'ya göre devlet görevlilerinin vatandaşların can güvenliğini tehlikeye atamayacağını, ama sözde devlet adına suç işleyen kimi devlet görevlilerinin başka devlet görevlilerince korunduğunu anlatan Soruklu, bu durumun, Türkiye'deki Dink gibi aydınların hayatına mal olduğunu iddia etti.
Avukat Soruklu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin dava konusunda, Türkiye'yi suçlu bulan kararına rağmen, 5 yıl süren davada herhangi bir kamu görevlisinin yargılanmadığını ve cinayetin bütünüyle yeniden ele alınması gerektiğini belirterek, Dink cinayetinin, devlet adına suç işleyen ''Ergenekon'' adlı yapılanmanın eylemlerinden biri olduğunu ve devlet adına yapıldığı izlenimi verildiğini savundu.
Dava kapsamında, cinayette sorumluluğu olan kamu görevlilerinin yargılanması gerektiğini aktaran Soruklu, müvekkili Tuncel'in tahliye edilmesini talep etti.
Duruşma, diğer sanık avukatlarının savunmalarıyla devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder