8 Eylül 2013 Pazar

6-7 eylül'den 5 gün sonra tbmm'de gerçekleşen oturum zabıtlarından bir bölüm (II)

(kaynak: tarih ve toplum dergisi, sayı: 33)

(önceki sayfadan devamla)
-verlik tezahürü gibi görünen bu hal birdenbire mahiyetini de-
1iştirerek ve tahripkar bir hal aldı ve her tarafa hücumlar, yak-
::ıaIar, yıkmalar başladı. Çünkü komünist unsurlar hadiseyi evelce
tertipledikleri gibi sevku idareyi ele geçirmişlerdi. Zemini
aylar ve aylarca evvel hazırlamış olmasalardı böyle bir hadise
vukua gelmez, meydana elbette çıkmazdı. ...
Biliyorsunuz, Kıbrıs'ta ilhak hareketini teşvik eden, körük-
liyen, Atina'da aynı faaliyete taraftar temin eden, buna mukbail
bizde de asabiyeti tahrik eden, Selanik'te bombayı patlatan
telgrafı çeken eller aynı ellerdir, aynı teşkilattır. aynı sistemli,
aynı merkezin sistemli harekatıdır. (Bravo sesleri) ....
Mabetlerin yakılması tamamiyle bir komünist taktiğidir.
Türkiye'de, Türk tarihinde mabet yakılması gibi bir hadise vaki değildir.
Bunu yapanlar doğrudan doğruya Türkiye ile Yunanistan
arasındaki dostlukları bozmak, Türkiye'yi Garp alemine
karşı geri, mürteci ve mutaassıp göstermek; bu suretle tarihin
eski karanlık devirlerine gitmek ve Türkiye'yi oraya görürmek
isteyen meşum kara kuvvetlerdir, kızıl kuvvetlerdir.
Hükümet tetkikatını ikmal ettikten sonra vaziyet tamamiyle
aniaşılacaktır. Bugün tahribedilmiş, yanmış yıkılmış olan beş
bin bina, dükkan ve apartman yalnız RumIara ait binalar değildir.
Bunların içinde Türklere, Ermenilere, Musevilere ait olanar
da vardır. Hadise Rumlar'a karşı husumet kisvesi altında
başlamışsa da, hakikati halde tamamen bir komünist hareketidir.
Memlekette servet namına, mal namına ne varsa tahrib etrnek
için girişilen meşum bir harekettir. Hadisenin İstanbul'la
beraber Ankara'da ve İzmir'de ahenktar olarak tecelli etmesi
bunun tam bir tertip olduğunu, zannedildiği gibi mahdut bir
sahaya şamil bulunmadığını göstermektedir arkadaşlar. ...
SELAHATTİN KARA YAVUZ (Trabzon) - .
Hadisenin en mühim safhası işin mürettep olduğudur. Çünkü
İstanbul gibi bir yerde - demin bir arkadaşım otuz kilometre,
dedi hayır! - altmış kilometre bir saha içinde, her yerde, aynı
zamanda da aynı tahripkar hadisenin cereyanı, bu hadisenin
bir çapulculuk eseri olarak yapılmasına imkan vermez. Asıl safha,
bir tertiptir ve Yunanistan'da Muhterem Atatürk'ün evine
arılan bir bomba, hadisenin işaretinden başka bir şey değildir.
O işaret üzerine buradaki fesat unsurları harekete geçmiştir. ...
BAŞVEKİL ADNAN MENDERES (İstanbul) -
Muhterem arkadaşlarım, bir noktanın tavazzuh etmesi lazımgelir.
Umumi hava odur ki, polis emniyet kuvvetleri hiçbir suretle
ve hiçbir zaman vazifesini yapmamıştır. Bir kül olarak bunu
böyle mütalaa etmek doğru değildir. Bu, bir hakikatın ifadesini
teşkil etmemektedir. Hadiseye takaddüm eden zamanı, ayları
ve mekanı gözümüzün önüne getirmek icabeder. Karşılıklı
olarak iki memlekette, Türkiye'de ve Yunanistan'da efkar el:
den geldiği kadar tahrik olunmuş, sanki hamiyet, Kıbrıs meseesinde
en yüksek konuşanınmış gibi, bir nevi hamiyet müzayedesi
hem bu memlekette, hem Yunanistan'da almış yürümüşrür.
...
Hadise bir gençlik, bir talebe gurubunun harekete geçmesiy-
le başladı. Bu, bir anda İstanbul'un her tarafında hazırlanmış
olan ruhların ve insanların birden harekete geçmesiyle, bütün
İstarıbul'u sarmış oldu. Şimdi, bunun teferruatına ve birtakım
sebeplerine girmeksizin şu kadarını söylemek lazımgelir: Polis,
emniyet memuru, emniyet amiri hiç vazife görmedi de bu üç
ibn kişiyi birkaç saat içinde karakollara hapsedenler kimlerdir?
Emniyet teşkilatının 1000-1500 kişilik kadrosu hadisenin cereyanı
esnasında üç bin kişilik bir suçlu grubunu tevkif etmiş buunuyordu.
Bununla emniyet teşkilatının tam kudretiyle vazife
görmüş olduğunu söylemek istemiyorum. Asla. Mesuller vardır
, ama hadisede tarif ve tasvir edildiği gibi de değildir.
... Elde silah vazife gören emniyet müdürü, emniyet memuru
, bütün zabıta kuvvetleri hadisenin ilk başladığı zaman gençlik kitlesinin
ilk harekete geçtiği anda onu bastırmak en kolay
bulunduğu bir sırada, acaba bunu bertaraf etmekle hasıl olan
bir hareketi tenkil vazifesini mi yapıyorum, yoksa bunlara bir
müsamaha nazarı altında hareket serbestisi vermek suretiyle mi
vatani vazifemi, hamiyet vazifemi ifa ederim gibi bir tereddüdün
mefluç edici tesiri altında kalmışlardır. Düşman, düşman
kılığı altında gelse idi, şeytan rahmiini kılığa bürünüp de karşımıza
çıkmamış olsa idi elbette hadise böyle olmazdı. Hadise,
başladığında, tamamiyle nezih bir taleb e ve gençlik topluluğu
şeklinde cerayan etti. Haberimiz yok mu idi? Vardı. Neden önlemediniz,
diyeceksiniz. Önlemek için kafi kuvvetlerimiz mevcuttu.
Fakat hadise bir anda öylesine imbisat etti ve yaratılmış
olan pisikoz o derece müessir bir şekilde bütün zabıta kuvetlerini
ilk anda hareketsiz bıraktı ki, milletçe milli bir felakete maruz
kalındığını, hakikaten baskına uğranıldığını kabul etmek
lazımdır.
Sonuçta, üç ilde ilan edilen sıkıyönetimin altı ay süreyle devamı
kabul, muhalefetçe önerilen, Meclis'in olağanüstü toplantısının
Kasım'a kadar sürdürülmesiyse reddedilmiştir.
2) YENİ HÜKÜMET PROGRAMI
GÖRÜŞMELERİ:
15Ekim'de toplanan DP Büyük Kongresi'nde basına ispat
hakkı tanınmasını isteyen 9 milletvekili partiden ihraç edilmiş, ayın
nedenle 10milletvekili de istifa etmişlerdir. Bunlar, Hürriyet Partisi'ni
kuracaklardır. Daha sonra DP Meclis Grubu'nda bütün bakanlarının
istifaya zorlanması üzerine başbakan da istifa etmek
mecburiyetinde kalmış; ama yeni kabineyi yine Menderes kurmuştur.
16 Aralık 1955
C.H.P. GRUBU ADINA İSMET İNÖNÜ (Malatya) - ... "6/7
Eylül vukuatı Yunanistan için müstesna bir fırsat teşkil etti:' [NATO
Konseyi'nde önce manevi tamir ve maddi tazminat istediler,
ancak bundan sonra münasebet tesisine razı olacaklarını söylediler.
Menderes büyükelçi vasıtasıyla tebliğler yaptı, nutuklar söyledi.
Yetmedi, 24 Ekim 1955'te İzmir'de fevkalade tarziye merasimi
yapıldı. Bakan Çavuşoğlu Yunan bayrağı çekti.]
Örfi İdare elinde mevkuf bulunan binlerce vatandaş en iptidai
insanlık ve hukuk şartlarından mahrumdurlar. İşittiğimize göre,
cinnet ve intiharlar oluyor .... 6 Eylül akşama doğu İzmir itfaiyesi
fuara gelir, bir paviyon önünde durur. Neye geldiklerini soranlara,
masum neferler, yangın çıkacak da onu söndüreceğiz, derler.
Bu marifetlerden hesap vermesi lazım gelen İzmir valisi 24
Ekim'de bayrak çekilirken, İzmir halkının yüzüne acaba nasıl bakabildi?
.. 6/7 Eylül vukuatından vahim bir surette mesul olan Bay
Adnan Menderes'in hükümetin başından ayrılması lazımdır" .
C.M.P. GRUBU ADINA OSMAN BÖLÜKBAşı (Kırşehir) - " .
Muhalefet toplantılarını dağıtmak için vatandaşı dövmekte kullanılan
polis coplarırun harekete geçtiğine dair hiçbir haber gazetelerde
görülmemiştir" ...
BAŞVEKİL A.MENDERES - "... Tertiplenrniş nümayişler vakti
çoktan geçmiştir .... 'Bay Adnan Menderes'in eline bir de İdare-i
Örfiye geçti' buyurdular. Ben İsmet Paşa'nın elinden İdare-i Örfiye'nin
düştüğünü görmedim ... :'
Yeni Hükümet, tabiatıyla güvenoyu alır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder