21 Aralık 2011 Çarşamba

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon'un Fransa'daki yasa hakkındaki açıklaması

BASIN AÇIKLAMASI
21 Aralık 2011
FRANSIZ PARLAMENTOSU’NU BIRAKALIM, İNKARA KARŞI SESİMİZİ YÜKSELTELİM
Fransa Parlamentosu’nda 22 Aralık 2011 Perşembe günü görüşülecek olan soykırımın inkârını yasaklayan yasa tasarısına karşı Türkiye, en geniş kesimleriyle birleşmiş durumda. Devletin bildik inkâr ve tehdit politikalarına, iş kuruluşlarından tüketici derneklerine kadar sivil toplumdan gelen desteğin yanı sıra, Türkiye’nin aydın kamuoyunda da yasa tasarısına karşıgüçlü bir görüş birliği oluşmuş görünüyor. Yasaya karşı argümanların ortak noktası düşünce ve ifade özgürlüğü. Ermeni soykırımı da dahil olmak üzere Fransa’nın resmen tanıdığı soykırımların inkârının yasaklanmasının düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlali anlamına geleceği öne sürülüyor. 
IHD İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon olarak bizler, soykırım gibi bir insanlık suçunun inkârının hiçbir şekilde düşünce ve ifade özgürlüğünün gerçekleşmesi ve düşünceyi ifade hakkının kullanılması olarak kabul edilemeyeceğini savunuyor ve bunda ısrar ediyoruz.
Bir halkın tüm toplumsal dokusu, meslekleri, sanat eserleri, tarihi mirasıyla birlikte, devlet tarafından bile isteye, planlayarak yok edildiği gerçeğinin inkârı, işlenen bu suçu savunmak demektir, şiddeti aklamak demektir. İnkâr, bu yüzden düşünce özgürlüğünün bir gereği değil, Türkiye’de ve dünyanın her yerinde soykırımdan kurtulanların bugün yaşamakta olan torunlarına ve soykırım kurbanlarının anısına karşı uygulanan bir şiddettir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi çok sayıda kararında, şiddet içeren düşüncenin savunulmasını düşünce özgürlüğünün hayata geçirilmesi olarak kabul edilemeyeceğini hükme bağlamıştır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni, Aralık 1948’de kabul etmiş ve Sözleşme Ocak 1951’de yürürlüğe girmiştir. O günden bu yana insanlık tarihinin utancı olan Holokost, yani Yahudi soykırımının inkârı birçok ülkede para cezası ve hapisle cezalandırılmaktadır.
Bugün Holokost’u inkâr edenler için, Avusturya’da 6 ay-20 yıl, Belçika’da para cezası ve 1 yıl, Çek Cumhuriyeti’nde 6 ay-2 yıl, Almanya’da para cezası ve 6 ay-5 yıl, Fransa’da para cezası ve 1 ay-2 yıl, İtalya’da 3-4 yıl, Litvanya’da para cezası ve 1-10 yıl arasında hapis cezası öngören yasalar yürürlüktedir.  Başka bir deyişle soykırımın inkârının cezalandırılması ne yenidir, ne de sadece Fransa’ya özgüdür.
Yakın zamanda da bu konuda örnek olması gereken bir olay, 1 Şubat2011’de Hıristiyan, Müslüman ve Yahudi din adamlarından oluşan yaklaşık 150 kişilik bir grubun Holokost’un simgelerinden Auschwitz Toplama Kampı’nı ziyareti sırasında yaşandı. Ziyaret sırasında Müslümanlar adına konuşan Bosna-Hersek Reis-Ul-Uleması Mustafa Çeriç, Yahudi soykırımı ya da Srebrenitsa’daki Müslüman soykırımını inkâr edenlerin bu suça ortaklık etmiş olacaklarını söyledi.
Bugün muhalif kanattan Fransa Parlamentosu’nda bu yasa tasarına karşı çıkanların ikinci bir dayanağı Hrant Dink’in anısıdır. Hrant Dink 2006 yılında yabancı ülkelerin parlamentolarında inkârı yasaklayan yasa tasarılarının görüşülmesine ve bu yasaların kabulüne karşı çıkmıştı. Bugün bu yasa tasarısına karşı çıkarken devletin özel savaş mekanizmaları ile faşist odakların işbirliğiyle katledilen Hrant Dink’in bundan yıllar önce dile getirdiği düşüncelerini dayanak yapmanın her bakımdan yanlış olduğuna inanıyoruz. Hrant Dink’in aradan geçen yıllardan sonra bugün ne düşüneceği konusunda kimsenin kehanette bulunamayacağı bir yana, esasen,  bağımsız düşünceyi savunan herkesin etki altında kalmadan kanaat geliştirme hakkının, kendilerinin savunduğu düşünce özgürlüğünün temelini oluşturduğuna inanıyoruz.
Sonuç olarak, Türkiye’de TOBB, TÜSİAD başta olmak üzere bütün sivil toplum kuruluşlarını, kanaat önderleri ve aydınları, devletin izlediği çizgiyi güçlendirecek şekilde Fransa Parlamentosu’na karşı kampanya yürütmek yerine Ermeni soykırımının, aynı yıllarda gerçekleştirilen Süryani/Asuri soykırımının, genelde bir bütün olarak Anadolu Rumları dahil işlenen etnik temizlik suçlarının devlet ve toplum tarafından tanınması için çaba harcamaya davet ediyoruz.

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon